İngiltere Türk Federasyonu (BTA) Dönem Başkanı Mehmet Şükrü Acar, İngiltere’de devam eden çok sağcı şiddet hareketleri ile Türk ve Müslüman toplulukların olaylara bakışına ait değerlendirmede bulundu.
Yaklaşık 25 yıldır İngiltere’de bulunduğunu anlatan Acar, İngiltere’de çok sağcı aksiyonlara bu süreç zarfında denk geldiğini lakin 30 Temmuz’dan bu yana devam eden sokak olayları üzere bir olaylarla daha evvel karşılaşmadığını kaydetti.
Southport’ta yaşanan ve 3 kişinin öldüğü 10 kişinin yaralandığı olayın ardından saldırganın birinci olarak Müslüman olduğu konusunda toplumsal medyaya bir argüman atılmasının, yaşananların fitilini ateşlediğini tabir eden Acar, evvel Müslüman mescitlerinin gaye alındığını, sonrasında öbür kentlerde çatışmalar yaşandığını lisana getirdi.
Acar, şöyle devam etti:
“Bu olaylar diğer bir tarafa çekilmeye çalışılıyor. Ruandalı bir kimsenin taarruz düzenlemesinin, buradaki göçmenler ve Müslümanların üzerine bırakılması durumu var. Bu çok üzücü bir durum. Hem burada yaşayan bir Türk hem de bir Müslüman olarak bizi endişelendiriyor. Mescitlerin maksat alınması, kültür merkezlerinin gaye alınması, toplumun ve polis teşkilatlarının bilhassa gaye alınması bizleri üzüyor ve bu durumu toplum olarak telaşla karşılıyoruz.”
Hükümetin tedbirleriyle ilgili değerlendirmede bulunan Acar, şu tabirleri kullandı:
“Camilerin, ibadethanelerin, derneklerin hükümet tarafından güvenliğe alınması konusunda yürütülen bir proje vardı. Bizim Leicester’de bulunan derneğimiz de yakın vakitte bu uygulamadan faydalandı. Olayların başlamasının çabucak akabinde ibadethane, dernek üzere yerlerin güvenliğinin sağlanması için bu Müslümanlara, yabancı derneklere davetler yapıldı toplumsal medya üzerinden. Bulunduğumuz bölgelerde ağır bir polis yapılanması var. Onlar devamlı olarak bizlerle bağlantı halinde. Mescitlerin, Müslüman nüfusun olduğu yerlerde daha evvelki vakitlere nazaran önemli bir devriye artışı kelam konusu, devamlı olarak polisler buralarda. Oradaki insanların ulaşabileceği telefon numaraları bıraktılar ve tehlike anında yahut rastgele bir muhtaçlık durumunda kendilerine kesinlikle suretle ulaşmaları istikametinde tavsiyelerde bulundular.”
Aşırı sağcıların yaptığı hareketlerin, Southport’ta yaşananların dışında aslında Filistin’e takviye için yapılan hareketler sırasında da kendini gösterdiğini belirten Acar, “Burada Filistin olayları sırasında yaklaşık 9-10 aydır Avrupa’nın birçok yerinde olduğu üzere İngiltere’nin merkezi Londra’da barışçıl hareketler düzenleniyor. Bu aksiyonlarda bir kişinin dahi burnu bile kanamamıştı, büyük olaylar yaşanmamıştı. Hem Müslüman toplum hem de İngiliz toplumu ile öteki ögeler bu protestolara iştirak sağlamıştı. Bence bu hareketlerin bu formda oluşmasının tesirlerinden biri de bu. Karşı taraftan bu biçimde aksiyonlar olmaya başladığını görüyoruz” diye konuştu.
Türklerin yanı sıra Müslümanların da mescitlere, ibadethanelere saldırılmasına rağmen çok sağduyulu ve sakin bir halde süreci yönettiğini aktaran Acar, Müslüman kısmın rastgele bir halde kiliseleri ya da İngiliz halkına ilişkin ibadethaneleri maksat almadığını, münferit yaşanan isimli olaylar dışında provokasyona gelmediklerini aktardı.
Aşırı sağcıların yaptığı aksiyonların, İngiliz halkının çoğunluğunun görüşünü yansıtmadığına inandığını aktaran Acar, şunları söyledi:
“İngiliz vatandaşları bu bahiste bence protestoculara oranla daha hassaslar. Bunu toplumsal medyada yapılan yorumlardan da aslında görebiliriz. Protestoların paylaşımlarına karşı İngilizler tarafından atılan iletiler taban tabana zıt. Yaşananların Müslüman toplumu ile alakalı olmadığını, yabancı yahut azınlık kümelere mal edilmesinden rahatsızlık duyduğunu lisana getiriyorlar. Hatta alana çıkan protestolar düzenleyen karşı kümeler da kelam konusu. Bu mevzuda nitekim herkes çok üzgün. Yalnızca bir kesim, galeyana gelen çok sağcılar haricinde bu durumdan memnuniyet duyan yok.”
Mevcut İngiliz hükümetinin de ırkçılık ve ayrımcılığa karşı hassas olduğunu, azınlıklarla kuvvetli bir bağ içerisinde bulunduğuna dikkati çeken Acar, Türkiye’nin Birleşik Krallık’taki diplomatik varlığının İngiliz hükümeti ile işbirliği içerisinde olduğunu başta Newcastle’daki olay olmak üzere tüm yaşananların takipçisi olduklarına vurgu yaptı.
Türk vatandaşlarına muhtemel bir tehdit yahut karşılaşılabilecek acil bir duruma karşı dikkatli olmaları, hem diplomatik temsilcilikler hem de bölgedeki güvenlik güçleri ile temasta bulunmaları tarafında tavsiyede bulunan Acar, kelamlarını şöyle tamamladı:
“Bu olaylara karşı sağduyulu ve sakin davranmamız gerekir. Vatandaşlarımıza mümkün tehlike arz eden bölgelerden aksiyon yapılan yerlerden uzak durmalarını tavsiye ediyoruz. Ümit ediyoruz ki gerekli tedbirler alındığında bu olaylar yatışacaktır. Bu konuda Türk toplumu olarak biz üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız. Londra Büyükelçimiz Sayın Osman Koray Ertaş’ın da yaptığı açıklamada, vatandaşlarımızın lokal basın ve yayın organlarını takip etmelerine, Birleşik Krallık makamları, büyükelçilik, başkonsolosluğun yapacağı ihtar ve duyuruları takip etmelerine dikkat çekildi. Vatandaşlarımıza gereksinim halinde 7/24 çalışan dış temsilciliklerimize ulaşmalarını söyleyebilirim.”